Ghatlar şehri beyaz Puskhar

    No Comments

    Beyaz Puskhar

    Bembeyaz evleriyle bize Bodrum’u anımsatan, ghatlar şehri beyaz Pushkar. Dağlar arasında olmasından dolayı Agra’dan sonra havasını, suyunu sevdiğimiz küçük şehir. Aslında şehir bile denemeyecek küçüklükte, kasaba görünümünde bir yer.

    Nasıl gidilir?

    Agra ya da Jaipur gezisinden sonra buraya uğrayabilirsiniz. Özel araç kiralanabilir, ama biraz pahalıya gelir. Otobüsle gelebilirsiniz, ama Udaipur’a kadar yollar çok bozuk. En konforlusu yine trenle gelmek.

    Biz de doğal olarak tren kullandık  Daha önceden Jaipur’u gördüğüm için, Agra’dan direk Ajmer’e gideceğiz. Ama 19:00’da olan trenimiz 5 saatlik bir rötar yapınca, biz tren istasyonunda beklerken zaten bittik. Sürekli 15 dakikada bir geleceği saat değiştiği için yerinizden de ayrılamıyorsunuz, orada öyle beklemek zorunda kalıyorsunuz. Ama herkes bunu normal karşılıyor, tepki veren, sinirlenen yok. Biz de onlar gibi kuzu kuzu bekledik. Karnımız acıktı, üşüdük, o sert banklarda oturmaktan yorulduk.

    Neyse ki 00:15’de tren geldi, bindik ve çarşaflarımızı serip yattık. Hindistan’da defalarca tren yolculuğu yaptım, am bu kadar horlayanı bir arada görmemiştim. Neyse bir süre sonra ben de yorgunluktan uyumuşum. Aslında 8 saatlik yolculuk diye saatimi ona göre kurmuştum, ama bizim tren aradaki zamanı telafi etmek için, Ajmer’e 2 saat erken geldi. Görevli ışıklarla oynayınca kapatması için ikaz etmem üzerine, 15 dakikaya Ajmer’e geleceğimizi söylemese daha uyuyacaktık.      

    Hızla hazırlanıp tren durunca indik. Ama sabahın 06:00’sında bir rikşa kabusu etrafımızı sardı ki, çemkirmeden edemedim. Hepsi çakal maalesef, ayaküstü taksi fiyatı çekip, sonra yarısına iniyorlar. Aynı fiyatı veren taksiciyle 400Rs olarak anlaşıp otelimizin yolunu tuttuk. İyi ki de taksiyle gitmişiz, dik yokuşlar, dağların arasından geçerek yolculuk yaptık, yoksa rikşayla sabahın köründe donardık. Neyseki erken check in için otel sorun yapmadı, yatıp bir güzel uyuduk.

    Gezilecek yerler

    Şehrin haritasını elimize alıp çıktık. Zaten her yer yürüme mesafesinde, yürüye yürüye dolaşmaya başladık.

    Pushkar sokakları, hediyelik eşya ve turiste yönelik malzemeler satan dükkanlarla dolu, rengarenk küçük bir yer. Sokak temizliklerini de genelde kadınlar yapıyor, ilgimizi çekti.

    Delhi ve Agra’dan sonra bize çok iyi geldi. Uzaktan dağ manzaraları, yeşillik, çiçekler derken, havasının da etkisiyle nefes aldık diyebilirim. Bunda kaldığımız otelin yeşillikler içindeki bahçesinin ve manzarasının etkisi de var tabiiki.

    Sokaklarda gezerken yerli halkın ilgisiyle fotoğraf çekimleri de yaptık tabii. Türk olduğumuzu söyleyince, Türk arkadaşlarımız var, yazışıyoruz diye ilgi gösterdiler.

     

    Festivallerde kullanılan boyalar.

    Sokak yemeklerinden aloo paratha yiyelim dedik, ayaküstü oturduk, taze taze yapıyorlardı, patatesli peynirli parathaları bir güzel gömdük.

    Pushkar Serovar ( Pushkar gölü )

    Beyaz şehir Pushkar, ghatlar şehri adeta. Pushkar Serovar dedikleri gölün etrafında 59 adet ghat varmış. Ghatlara ayakkabı ile girilmiyor, yasak. 

    Biz de girer girmez, anlayamadan biraz da zoraki  seramoniye dahil olduk. İyi dileklerde bulunuldu, bu dilekler aile fertleri için tekrar edildi, sular döküldü, göle çiçekler atıldı ve bileğimize dualarla okunan ip bağlandı. Ülke paramız soruldu, Türk Lirası kabul görmedi, önce dolar sonra Euro olarak ısrar edildi. Sonuçta da her aile ferdi için 100$ civarında rupi bağış istendi. Orada koptuk artık, nasıl yani diye… 100$, 100 Rs oldu derken 200Rs vererek oradan ayrıldık. Bağış demiyorum, çünkü biz başka yerden ghatlara girecekken, zoraki olarak oradan sokulduk ve istemeden dahil edildiğimiz bir seramoni oldu, bir ibadet yeri diye girdik, ama istenilen rakamlar turist oyunu halindeydi. 

    Onlardan kurtulduktan sonra bütün gölün çevresini dolaştık, ışığın göle yansımalarının bol bol fotoğraflarını çektim.

     

    Bu arada isteyenlerle de bolca fotoğraf çekildik.

     

    Brahma Tapınağı

    Ghatlardan çıktıktan sonra, en önemli tapınakları olan Brahma Tapınağına girdik. Tapınak sokağın, daha doğrusu çarşının içinde bulunuyor. Tapınak girişinde sunulacak hediyeler satılıyor. Hindular, tabakların içine koyulmuş kutsal çiçekler ve sunacakları hediyelerle içeri giriyorlar. 

     

    Ayakkabılarınızı dışarıda merdivenlerin başında yani sokakta bırakıyorsunuz. Güvenliklerin kontrolünden geçerek giriyorsunuz.  Hindular hediyelerini sunduktan sonra, küçük bir yerde tapınıyorlar. Aslında tapınağın görülecek bir özelliği yok. Ama Brahma onlar için çok önemli ve tek Brahma Tapınağı olduğundan tapınak da önemli. Biz sırayla, önce birimiz, sonra birimiz girdik, çünkü sokakta ayakkabılarımızı bırakmak istemedik.

    Çarşının bitiminden  sokak boyunca devam ettiğinizde develerin olduğu yere geliniyor. İstenilirse deve turu yapılabilir. Tekli deve binişi ve fayton şeklinde olan turlar var. Ama bizi hiç cezbetmediği için binmedik.

    Savitri Tapınağı

    Güneşin batışını izlemek, Pushkar’ı güneş batarken görmek için Savitri Tapınağının olduğu tepeye çıkmak için yola koyulduk. Savitri Tapınağı hindularca da önemli bir tapınak değil. Ama geç kaldığımızı, çok yüksek olduğunu görünce çıkmaktan vazgeçmiştik ki, teleferiği gördük. Belli bir yerden sonra teleferik yapmışlar, biz de onunla çıktık.

    Gidiş dönüş kişi başı 115Rs verdik. Ama çıkmak için sıra beklerken yine de güneşin batışını kaçırdık. Biraz şehir ve göl manzarası ile vadiyi seyrettik. Hava kararmaya başlamıştı, tekrar teleferikle inerek döndük.  Her yerde maymunlar var. Burhan’ın maymunla sohbeti …

     

    Çarşıdan otele dönerken düğüne rastladık. Daha doğrusu, damat hazırlandı, ata bindirildi, damada bir sürü kokular, otlar vb bir ritüelle kutsandı. Kucağına bizdeki gibi ,çocukları olsun diye çocuk verildi. Paralar havalarda uçtu, kim kaparsa o aldı ve lokal çalgılarla çalınan müzikler ve ışıldaklar eşliğinde at ile gelini almaya ve düğün yapılacak yere doğru gidildi. Ben de sürekli çekim yapınca bize de düğüne gelmemiz için ısrar ettiler. Ama çok yorulmuştuk ve üstümüz başımız düzgün değil diye gitmedik.

    Puskhar 2. gün

    Aslında bu akşam Udaipur’a geçecektik, ama tren biletimiz yarın akşama olabildi, dolayısıyla biz de bugün otelin bahçesinde güneşlenerek biraz dinlenceli keyif yaptık. Sonra çarşının olduğu yere gittik, biraz dolaşmak istedik. Hem dün yakalayamadığımız güneşin batışını bugün yakalayalım diye, ama bu sefer yürüyerek, Savitri Tapınağının olduğu tepeye çıkmak istedik,  Çarşıya giderken yolumuzun üzerindeki, dün giremediğimiz sih tapınağı Gurudwara’ya girdik.

    Gurudwara Singh Temple ( Sih Tapınağı )

    Kendi halinde, varlığı ile sadece sihler için önem taşıyan tapınağın girişinde de ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz. Beyaz mermerlerden yapılan tapınakta her yer tertemiz, sihler tapınak temizliğine çok önem veriyorlar. Amritsar’daki Altın Tapınak da aynı şekilde çok temizdi, gece sütlerle temizleniyormuş denildi, biz görememiştik ama.

     

    Yine burada da mermer işlemeciliği, kapı ve pencerelerdeki ahşap işlemeciliği çok güzeldi. Bütün sih tapınaklarında olduğu gibi, kadınların omuzlarının açık olmaması gerekiyor, kadınlar da erkekler de başlarına orada bulunan bandana şeklindeki örtüyü bağlıyorlar ya da yanlarında fular, şal varsa onu kullanabilirler. Bu yüzden bu tarzdaki yerleri gezeceğim zaman, ben yanımda boynuma bağlayacağım şekilde ince bir fular taşıyorum. Hem herkesin kullandığı şeyleri de kullanmamış oluyorum. 

     

    Yine Savitri Tapınağında güneşin batışı

    Sih Tapınağından çıktıktan sonra, tepeye doğru yürüdük. Etrafımız develer, deve turu yapanlarla dolu bir yürüyüş. Girişine geldikten sonra gittikçe artan eğim ve dikleşen merdivenlerle yukarıya doğru çıktık.

     

    Hani ”Eşek öldüren yokuş derler ya” diyorduk ki eşekler gelmeye başladı ve gülüştük. Merdivenler yukarı doğru nerdeyse diz boyunu geçiyor. Arada fotoğraf molalarıyla dinlenerek, yavaş yavaş çıktık.

     

    Ama güneşin batışının hiçbir özelliği yoktu, dün akşamki manzaradan farklı bir şey göremedik, değmezmiş yani. Biz vadiye doğru güzel bir kızıllık olacak diye bekliyorduk, ama anlayamadan güneş havada batıverdi. Bu kadar zahmete değmedi anlayacağınız. Biraz fotoğraf çekerek döndük. 

     

    Çarşının içinden geçerken gece tren istasyonuna gitmek için taksi ayarladık. Normalde 300Rs olan yol, gece tarifesinden  400Rs oldu. Bizi 23:45 gibi otelden alacak. Merdivenler bizi çok yordu, yemek sonrası otelin bahçesinde biraz dinlendik. Son Pushkar fotomuz.

    Tren saatine doğru da taksimiz zamanında geldi ve yola çıktık. Yarın Udaipur’da olacağız.

     

     

     

    Bir cevap yazın

    Translate »
    %d blogcu bunu beğendi: