Vietnam’ın Acı Dolu Cu Chi Tünelleri
2 Şubat – Cu Chi Tünellerine gidiş
Gece geç saatte geldiğimizden, sabah katılmayı düşündüğümüz Vietnam’ın acı dolu Cu Chi Tünelleri turuna yetişemediğimiz için, öğleden sonra olanına katılabileceğiz. Kahvaltı sonrası kaldığımız otele bir sokak ileride olan Sinh Tourist ofisinin yolunu tuttuk. Yarım günlük Cu Chi Tünelleri turunu 79VDN aldık. Öğleden önce gittiğimiz Savaş Müzesi çıkışında Cu Chi Tünelleri turu için 12:30’da Sinh Tourist ofisinin önünde olduk. Saat 13:00 de hareket ederek Cu Chi Tünellerine doğru yola çıktık.
Daha yakın zannettiğimiz yol git git bitmiyor, yaklaşık 2 saatlik yolculuktan sonra, seramik, tahta oymacılığı, sedef çalışması ve yumurta kabuğu tozuyla yapılan tabloların olduğu el sanatları atölyesine geldik.
Daha sonra tekrar aracımıza binip, Cu Chi kasabasına tünellerin olduğu yere geldik. Bu bölge turistlere savaşı anlatabilmek için düzenlenmiş. Yerel rehberlerle geziliyor. Ormanlık bölgede ilerleyerek gezmeye başladık.
Tünellerin yapısı
Burası ilk olarak Fransızlardan korunmak için 20 km kadar yapılmış. Daha sonra yaklaşık 200 km kadar daha uzatılmış. Amerikalılardan saklanabilmek, mücadele etmek ve vur kaç yöntemiyle, onları altedebilmek için bu tünellerde yaşamaya başlamışlar. Tünellerde karargah, odalar, mutfak, hatta hastane bile var. Çok dar olan bu tüneller Vietnamlıların yapısına göre daracık ve belli yerlerde kapaklarla kapatılabiliniyor. Kaçışı kolaylaştırmak için bazı yerlerde nehre çıkış kapıları da varmış.
Mutfakların bacaları, duman ve kokunun anlaşılmaması için en az 500 m ileriden veriliyormuş ki yerini tespit edemesinler.
Tuzaklar
Ormanın içinde filmlerden de gördüğümüz, pek çok tuzak var. Yerel rehber bunları gezdirirken anlatıyor.
Tüneller o kadar dar ve küçük ki Vietnamlıları takip eden Amerikalılar girmeye kalkıştıklarında içine sıkışıp kalıyorlarmış. Şimdilerde turistler için içleri genişletilmiş. Buna rağmen bile çömelerek zorla yürünüyor. İçerde uzun süre kalmak zor, tünelin içine girdikten sonra en yakın çıkıştan hemen çıktık.
Çift taraflı,yani önlü arkalı giyilebilen, araçların lastiklerinden yapılan sandaletler. Vietnamlılar Amerikalılardan kaçmak için bu ayakkabıların topuk kısmını burun kısmı gibi ters giyiyorlarmış, böyle olunca ayak izleri gittikleri yöne değil, diğer yöne gibi gözüküyor ve yön şaşırtarak kaçıyorlarmış.
Vietnamlıların o dönemlerde sıkça tükettikleri, patatese benzeyen, kök halindeki manyok ve yanında çay ikram edildi. Manyok kumpir gibi yapılmış, şekerli fıstığa batırılarak yeniyor. Biz tadını çok beğendik. Üstelik açlığımızı da giderdi.
Vietnam savaşı ve sonrasıyla ilgili canlandırmaların olduğu yer.
Saat 17:00 gibi dönüşe geçtik. Yine aynı yol çilesi ile hoplaya zıplaya döndük. Yarın sabahtan Mekong Delta gezisi yapacağız. Daha ertesi sabah ise Kamboçya yolcusuyuz. Saat 19:00’da nihayet Ho Chi Minh’e döndük. Ofisin yanındaki Gon Cafe’nin, mönülerine bakıp, hemen içeri girdik. Çünkü çok acıkmıştık ve yer arayacak durumda değildik. İyi ki de girmişiz, yemekleri oldukça lezzetliydi, sunum da güzeldi. Pilav eşliğinde çok leziz et yemeklerini yedik. Tabii ki buranın birası Saygon eşliğinde. Daha önceden de yazdığım gibi, sokak yemekleri yerli halka ucuz ama turiste aynı rakam olmuyor. Onun için ne ödeyeceğinizi bileceğiniz restoranlarda yemek daha iyi. Zaten aynı fiyata geliyor, üstelik daha lezzetli ve temizini yersiniz.
Kaldığımız otelin sokağı barlar sokağı gibi olduğundan, akşam otelin önünde oturup biralandık. Yarın sabah Mekong Delta gezisi bizi bekliyor.
Bir cevap yazın